Ertuğrul Özkök: Celine Dion sahnedeyken, gördüğünüz bu krizi geçirebilirdi

* Ertuğrul Özkök

Streaming platformu Prime Video’da bir Celine Dion belgeseli var.
Hayatının son dönemini anlatıyor.
Önce eşinin kanserli yılları, ölümü…
Sonra kendi başına gelen ölümcül hastalık.
Hastalığın adı “katı kişi sendromu…”
Yüksek bir ses veya hafif bir dokunuş gibi şeyler tetikliyor ve bu da çok sancılı, ızdıraplı kas spazmlarına neden oluyor.

Belgeselinde kriz geçirdiği an, ne hâle geldiğini gösteriyor 

Dion belgeselinde bu krizlerden biri sırasında ne hale geldiğini de kaydettirmiş ve büyük bir cesaretle bunu yayınladı.
İnsan seyrederken dehşete kapılıyor.
Dion belgeselini bir izin kabul edip çektiğim bu iki kareyi yayınlıyorum.
Büyütüp bakarsanız yüzünün ve ellerinin ne hale geldiğini açıkça görüyorsunuz.

48 saat önce gördüğüm Paris nasıl böyle bir şova dönüştü?

Fransa muhteşem ötesi bir açılış töreni yaptı.
Ve bu estetiği, bu cesareti, bu ışığı başka bir ülke yapabilir miydi bilmiyorum.
Danny Boyle’un erişilmez, geçilmez denilen Londra Olimpiyat açılışını aştılar.
Açılışa 48 saat kala gördüğüm şehirden nasıl böyle küresel bir şov çıktı hayretler içindeyim.
Müthiş bir yeraltı çalışması yapmışlar demek ki…
Öyle bir şov ki, ne yağmur önleyebildi, ne de insanlık düşmanı teröristlerin trenlere yaptığı saldırı.

Fransız aşırı sağına nispet, Malili bir göçmen şarkıcı Fransa’yı temsil etti 

Fransa’yı Fransa yapan bir başka olay.
Açılış töreninde Fransa’yı Aya Nakamura temsil etti.
Mali’den gelmiş göçmen bir şarkıcı.
Fransızcası o kadar iyi değil.
Aşırı sağın yükseldiği bir ülke burası…
Göçmenlere değer vermek oy kaybettiriyor.
Ama sağcı bir cumhurbaşkanı, onu sahneye çıkardı.
Hem de Cumhuriyet Muhafızları Bandosu eşliğinde yaptı gösterisini…
Faşizme, ırkçılığa ve dinbazlığa meydan okumanın en güzel şovuydu.

Edith Piaf bile bu şarkıyı bu kadar etkileyici söyleyemedi 

Benim için bu mega üstü “Giga Show”un” en olağanüstü anı Celine Dion’un şarkısıydı.
Montgolfier Kardeşler’in ülkesinde onların balonu yükselirken söylediği şarkı, Hymne A L’Amour’du. 
Edith Piaf”ın efsaneleşmiş bir şarkısı…
Elli yıldan fazla süredir dinlediğim şahane bir şarkı.
Bütün kalbimle söylüyorum bu gökyüzünün altında bugüne kadar hiç bu kadar güzel bu kadar içten ve bu kadar etkileyici bir şekilde söylenmedi.

Edith Piaf’ın ünlü boksçu Marcel Cerdan’a aşına itfah 

Edith Piaf’ın ünlü boksör Marcel Cerdan’a aşkına ithaf edilmiş bir şarkıdır bu.
O aşk ünlü boksörün Atlantik üzerinde uçak kazasında ölmesiyle bile bitmemişti.
Şimdi Fransa’ya ve bütün dünyaya ithaf edildi.

Son ana kadar sahneye çıkıp söyleyebileceği şüpheliydi 

Kendi açısından çok riskli bir şeyi başardı Celine Dion.
Bu hastalık hayatının herhangi bir anında, şarkı söylerken de tetiklenebiliyor.
O nedenle son ana kadar o sahneye çıkması kesin değildi.
Çıktı ve başardı.
Şarkı şahaneydi, ama sahneden indikten sonra X üzerinden yayınladığı mesaj daha da güzeldi.
Olimpiyada katılan bütün atletlere şu mesajı verdi:
“Buraya gelmek için çok çaba harcadınız ve başardınız.”
Yani sonuç ne olursa olsun en iyilerin en iyileri olduğunu kanıtladınız diyordu.
Büyük bir stres altındaki sporculara verilebilecek en güzel mesaj.
Celine Dion’u Las Vegas’daki şovunu seyretmiştim yıllar önce.
Hiçbir şarkısı beni bu kadar etkilemedi…

Olağanüstü bir final ve bir hayat bilgisi dersi bu

Büyük bir hayat dersi bu…
Milyonlarca plak satan, hayatta her türlü imkâna sahip olan bir kadın…
Çok ama çok ender bir hasalık geldi onu buldu.
Hepimizi bulabilir.
Ve kriz geldiği an yüzünüz, bedeniniz, elleriniz ayaklarınız tanınmayacak hale geliyor.
Bu krizlerden biri hayatınızın sonu olabilir.
İşte oradan çıkıp, sanat hayatının, belki de sosyal hayatının finalini böyle olağanüstü bir şovla yapmak…
İşte bu her insana nasip olmaz.

Şovu seyrederken aklıma ‘Maarif Bakanı’ geldi 

Kızdığımız Fransa dün gece, engelli sporculara, farklı hayat biçimine sahip insanlara ve hayatı bitmiş denilen insanlara Olimpiyat açılışının en büyük sahnelerini açarak hepimize bir ders verdi.
Umarım ‘Maarif Bakınımız’ da bu olağanüstü küresel olayı izlemiş, küçük de olsa bir ders almıştır.
Dün akşam bütün bunları bütün dünyaya gösteren ülke, sayın bakanımızın kapatmaya çalıştığı o ülkenin okullarıdır.
Belli ki bakanımız kesin kararlı. Sadece Fransa’nın değil Almanya’nın okulunu da kapatacakmış.
Bu arada Amerika Birleşik Devletleri’nin yarım asırdan fazla verdiği ve Türkiye’de bir çok ünlü iş insanı, öğretim üyesinin yetişmesine yardımcı olan Fulbright bursuna da takmış.
Onu da engelleyeceğine dair haberler çıkıyor. Doğru mu bilmiyorum ama şu ana kadar bir açıklama yapmadı.
Türk çocukları artık o okullara gidemeyecek ama Türkiye’deki Suriyeli ve Afgan çocukları gidebilecek. Kim bilir belki Türkiye kontenjanı üzerinden verilen Fulbright bursları da onlara verilir.

Sayın Bakan, hiç olmazsa Türk çocuklarına da bu estetiği öğretin

Umarım bir Eğitim Bakanı olarak dün gece Paris’te verilen bu insanlık derslerinden küçük de olsa nasibini almıştır.
Amacım laf sokuşturmak değil, seyrettiğim bu büyük insanlık olayını anlatmaktı.
Sayın bakandan da bir ricada bulunmaktı.
Madem o okulları kapatarak üç beş Türk çocuğunun da bu estetiği, bu sosyolojiyi öğrenmesini engelliyorsunuz…
Bari, şu ne olduğu belirsiz ‘Maarif Müfredatı’ndan vazgeçip, Türk çocuklarına da iyi bir eğitim vermeye, matematik, felsefe, bilim öğretmeye çalışın.
Ama bunu yapmak istesiniz bile, okullara soktuğunuz o tarikatlardan icazet alabilir misiniz bilmiyorum.


TIKLAYIN – Ertuğrul Özkök’ten Paris 2024 Olimpiyat gözlemleri: Olimpiyatların en gözde ve en sempatik tişörtü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir